İlçemiz Öğrencileri Çok başarılılar
476
16:03
25.03.2015

İlçemiz okullarında okuyan öğrencilerimiz farklı günler ve etkinliklerde düzenlenen yarışmalarda büyük başarılar elde ettiler.

üğüğ

 

İlçemiz Gaziabdurrahman Ortaokulu  7-A Sınıfı öğrencisi Feyzanur YILMAZ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Düzenlediği “ Su ve sürdürülebilirlik kalkınma” konulu 

yarışmada Marmara Bölge 1. olmuştur. 300TL Para ve plaketle ödüllendirilen öğrencimize Ayrıca İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Tarafından Plaket verildi.

 

 

 

 


İlçemiz Taşköprü Ortaokulu Öğrencisi Buse GÜLÇEN Çanakkale Zaferi konulu yarışmada resim dalında il birincisi olmuş ve eseri Türkiye genelinde yarışmaya katılmak için Ankara’ya gönderilmiştir.

İlçemiz Sultaniye Şehit Baçerettin Ortaokulu Öğrencisi Esra YILMAZ Çanakkale Zaferi konulu kompozisyonuyla İl birincisi olmuştur. Eseri Türkiye genelinde yarışmaya katılmak için Ankara’ya gönderilmiştir.

İlçemiz Atatürk Anadolu Lisesi öğrencisi Ayça ZÜMRÜT Çanakkale Zaferi konulu kompozisyonuyla İl birincisi olmuştur. Eseri Türkiye genelinde yarışmaya katılmak için Ankara’ya gönderilmiştir.

İlçemiz Atatürk Anadolu Lisesi öğrencisi Ceren ÇABA Çanakkale Zaferi konulu kompozisyonuyla İl üçüncüsü olmuştur. Eseri Türkiye genelinde yarışmaya katılmak için Ankara’ya gönderilmiştir.

İşte dereceye giren öğrencilerimizin eserleri.

 

 

"Bize Bu Zaferi Bahşeden Canlar


Çanakkale o yüzbinlerce askerimizi şehit verdiğimiz “ Çanakkale geçilmez” cümlesini destanlaştırdığımız ve bunu tüm dünyaya ispat ettiğimiz savaş değil mi?
Cephede dolu dizgin savaşırken aç susuz sinelerde iman cephelerde duran benim atalarım değil miydi?

 

Geçen sene sizi ziyaret etmek nasip oldu hocalarımız ve arkadaşlarımız ile yaşadık bu güzel duyguyu. O kadar güzel anılardı ki müthiş bir geziden sonra eve döndüğümüzde hem hüzün hem gururlu idim. Sonra düşündüm, uzun uzun gördüklerimi. Bu vatan için şehit olan askerlerimiz beni çok etkileyen şehidimizin poteni oldu. Sonra sizi büyüten anneler geldi aklıma tıpkı bizim annelerimiz gibi sizin anneleriniz kıyamazdı sizlere değil mi? Hastalandığınızda başınızda bekler bir tas çorba pişirip adeta yüreği kanayarak yudum yudum içirirdi değil mi? Ama bunca zorluğa rağmen gözünü kırpmadan cepheye gönderen analer geldi aklıma biraz onların gözünden baktım çanakkale’ye ve cepheye. Ne pişirdiği aş geçmiştir boğazından ne örülen çoraplar ısıtmıştır ayağını, o yorganlar hiç ısıtttımı onları acaba?
Gecenin en karanlık anı tanyeri ağırırken yurdumun her damında göğe yükselen dualar, yıldızlar gibi üstünüze yorgan mı oldu?
“Çanakkale geçilmez çünkü Türklerin atacak barutu yokken biz orada göklerden inen güçleri gördük.” (İngiliz komutan Hamilhan) Şimdi ecdadımızın bu fedakarlığını unutup sadece yılda bir gün hatırlamak çok haksızlık olsa da bilmeliyiz ki sizler bu vatanı bize emanet ettiniz bizlerde koruyoruz, koruyacağız
Esra YILMAZ/Yalova 1.si



"Ey ölümsüz şehit!
tam 100 yıl önce olmuş senin ardından. Kanlarının döküldüğü bu toprağın üzerinden geçmiş onca yıl. Her geçen güne, yıla rağmen bu topraklarda taze kanın kokusu. Değil 100 yıl, asırlar geçse de silinmez bıraktığın izler. Tarihe tırnaklarınla kazıdığın o izleri kimin gücü yeter silmeye? Biz var olduğumuz sürece kim cesaret eder? Yaşın kaçtı bu toprağa şehit düştüğünde bilmiyorum. Belki onaltı, belki onbeş, ya da daha küçüktü ama yüreğin büyüktü, cesaretin büyüktü senin. Kim bilir belki de daha onbeşinde kalem yerine silah tuttu ellerin. Nice baharlar vardı önünde oysa. Derin uykulara dalacağın nice geceler varken yaşaman gereken, daha küçükken toprağın altında derin uykuya daldın.

Vatan tehlikede dediklerinde, yüreğin tutuştu vatan aşkıyla. Cepheye giderken ne ayağında çarık vardı, ne de elinde cephanen. Bu yüzden zaferi kolay görmüştü düşman. Oysa bilmediği bir şey vardı; Türk’ün en büyük silahı azmi, cesareti, vatan sevgisiydi her zaman. Her bir düşman kurşunuyla gökteki yıldızlar misali birer birer kaydınız sonsuzluğa. Ardınızda nice gözü yaşlı analar bıraktınız. Hangi anne ister kınalı kuzusunu geri dönmeyeceği bir yola göndermek? Ama onlar, bu cennet vatan uğruna, ben oğlumu vatana kurban olsun diye büyüttüm diyecek kadar fedakardılar.

Yeni doğan her günde düşman, yepyeni bir vurgunla, ağır bir yara daha açıyordu vatanın bağrında. Senden toprağa düşen bir damla kan, hançer misali saplanıyordu bu milletin yüreğine. Ama sen cepheden cepheye koşarken bir kere bile tereddüt yaşamadın. Senin vatan aşkı için tutuşan yüreğin karşısında ne düşman geöileri durabildi, ne de ölümün soğuk sessizliği. Sen toprağa düşsen de sancağı hiç düşürmedin. Bembeyaz kar kefenin oldu ama sancağı o soğuğa hiç değdirmedin. Çünkü bayrak bir milletin şerefidir. Ve sen …

Ey kahraman Mehmetçik!

Aldığın her nefesi bu vatan uğrunda harcadın. Senin sayende bu vatan, küllerinden yeniden doğdu. Elinden hiç düşürmediğin bu sancak, canını verdiğin bu vatan n büyük emanet bize şimdi.

Bak tam 100 yıl geçmiş senin arşa yükselişinin ardından. Söz verdiğimiz gibi vatan bizim, sancak gökte. Gökte ay artık sancaktaki hilal. O olduğu sürece bir daha karanlık çökmez bu vatan üzerine. Sen rahat uyu yattığın yerde.
Sakın unutulurum diye korkma!
Her yağmur yağdığında bile senin kahramanlığın kokarken bu vatan." 

Ayça ZÜMRÜT/ Yalova 1.si

 

 

"Sönmeyen Meşale

Işıl ışıl parlayan kar tanesi düşmüştü yere. Bir anda bembeyaz olmuştu her yer. Sessizlikten doğan gürültünün anlamı yoktu. Vatan tehlikede gibiydi. Kanlı bir destan habercisiydi olanlar. İşte o büyük destan milletin imtihanı olmuştu. Çanakkale.

Dalgalanan bayrağın temiz ruhlu insanları! Biz ki vatanı uğruna canını verenlerin geleceği. Biz ki Mustafa Kemal’in yetiştirdiği fidanlar. Bir mayıs sabahıydı. Emir gelmişti “askerler İleri!” diye. Bir top sesi geliyor öteden suskun duran millet uyanıyor. Kimi 15 kimi 55 yaşında. Küçük bedenlerin narin elleri kocaman bir tüfekle düşman karşısına geçmişti. Umutla bakan gözler hırsa bürünmüştü. Soğukların dem vurduğu sabahlarda gökyüzünden binlerce mermi yağıyordu. Abisini, ablasını, amcasını, kurtarmak isteyen masum yüzler vardı.

Uğultulu rüzgarla bulanmış bir savaş, binlerce kan akıyordu. Soğuk havaya rağmen ateş içinde yanıyordu Anafartalar. Kıvılcımlar kopuyordu Conkbayırı’nda. Bir karış toprak uğruna akıtılmıştı bu kanlar. Toprak kan kusuyordu, denizler ise birer birer demir yutuyordu. Gökyüzünde uçuşan mermi sesiyle irkiliyordu insan. Birer birer yere yığılıyordu cesur bedenler. Yiğitlerimiz son nefesine kadar devam ettiriyorlardı bu savaşı.  Her adım başına bir mermi düşüyordu. Toprak adeta tüterek kanıyordu. Vatan için uğraşan Mehmetçiklerimiz melek olup kanatlanıyordu. Anaların her ne kadar  canı yansa da gurur duyuyorlardı oğullarıyla.  Böyle temiz böyle fedakâr yürekler yetiştirdiği için. Kalem tutması gereken o ellerin yerini bu ayazda silahlar almıştı.

İlle vatan diye çıkmışlardı bu yola. İlle vatan diye devam ediyordu bu yolda. Her gelen düşmanı ecdatlarımız gibi mağlup döndürüyorduk.
Gecenin karanlığında yanan meşalelerle aydınlanıyordu her yer. Al kanla yazılmış bir tarih defteriydi bizim tarihimiz. Nice ulu zaferler kazanmıştık ama bu zafer bir yıldız gibi parlıyordu.
Ey toprakların altındaki temiz yürekler! Sizin yaktığınız meşaleler ebediyen yolumuzu aydınlatacak."

Ceren ÇABA /Yalova 3.sü 

 

 




   

Yayın Tarihi: 25.03.2015